KONYA'nın Doğanbey ilçesinden 1895 yılında çıkan büyük dede Hacı Ahmet Doyuran 1897'de dört masa ve 16 sandalye ile Sirkeci'de 'Konya Lezzet Lokantası' adıyla mütevazı bir aşçı dükkanı açar. Bir süre sonra lokantayı damadı Mustafa Doğanbey 'e devreder.
Lezzet ve temizliğin temsilcisi olarak kısa sürede tanınan lokanta, zaman içinde İtstanbul mutfağı denince akla ilk gelen isimlerden birine dönüşecektir. Konyalı'nın şöhreti 1940'lardan sonra Nurettin Doğanbey'in çabalarıyla Türkiye'ye yayılır. Yerli yabancı devlet adamlarının, kral ve kraliçelerin, sanatçıların uğrak yeri olur.
Bugün, Doğanbey Ailesi'nin dördüncü kuşağından Mehmet Eren Doğanbey tarafından işletilen kuruluş, 1924 - 2006 yılları arasında ulu önder Atatürk'ten, İngiltere Kraliçesi Majeste Elizabeth II' ye , Pakistan Başkanı Benazir Butto'dan Amerika eski başkanı Richard Nixon'a kadar dünyanın dört bir yanından gelen pek çok devlet büyüğünü, ünlü sanatçıları Kral ve Kraliçeleri ağırlama onuruna erişmiştir.
Konyalı'nın dördüncü kuşak temsilcisi Mehmet Eren Doğanbey, Kanyon'da açtığı restoran ile 117 yıllık lezzet geleneğine sınıf atlattı.
Konyalı'nın yüz yılı aşkın serüveni acı tatlı pek çok anıyla doludur. 60 yılını Konaklı'ya veren Nurettin Doganbey anılarından bazılarını söyle anlatıyor:
En fazla anim 1967'de faaliyete geçmiş olan Topkapı Sarayı'ndaki lokantamızdadır. Söyle bir iddiada bulunuyorum. En fazla kral, kraliçe, prenses, imparator, devlet başkanını ben ağırladım. Kraliçe Elizabeth O gün Kraliçe'ye Kraliçe Elizabeth değil de Majeste diye hitap etmemiz istenmişti. Yemek başladı. Aşağıda Sirkeci-Edirne Demiryolu var. Bir süre sonra demir yolunda bir manevra lokomotifi durdu. Düdük çalmaya başladı. İleri ya da geri gidecek, işaret veriyor diye düşündük. Ama ne gezer, düdük bir türlü susmak bilmedi. Sonunda aşağıya bir memur yollandı. Yabancı konuklarımız var, düdüğü susturun, demek için. Düdüğü çalan ''Aaa! Ben düdüğü kraliçe pencereye çıksın, bana selam versin diye çalıyorum'' demez mi? Düdüğün kesilmesi 8-10 dakikayı aldı.
Balıklara yem veriyorlar! Az sonra başka bir olay oldu. O zamanlar pirinç çeltiği, Balat'taki fabrika ve değirmenlerde kabuğundan ayrılırdı, bir kamyon pirinç ayıklandığında bir kamyon çeltik kabuğu kalıyordu. Bu kabuklar mavnalara yükleniyor. Hayırsız adaya götürülüp, denize dökülüyordu. Pirincin kabuğunu denize döktüğün zaman suyun üstünde kalır. O gün de Sarayburnu'nda dökmeye başlamazlar mı? Denize hali döşenmiş gibi oldu bir anda. Majesteleri gördü tabii ki! ''Denize ne döküyorlar?'' diye sormaya başladı. Baş mabeyinci ''Ha , o mu efendim. Balıklara yem döküyorlar!'' diye yanıt verdi. İnandılar mı inanmadılar mı bilmiyorum ama yüzlerinde büyük bir sakinlik ifadesi vardı.
KONYA'nın Doğanbey ilçesinden 1895 yılında çıkan büyük dede Hacı Ahmet Doyuran 1897'de dört masa ve 16 sandalye ile Sirkeci'de 'Konya Lezzet Lokantası' adıyla mütevazı bir aşçı dükkanı açar.
Konyalı için en büyük ödül olan müşterilerinin beğenisi, Konyalı için büyük bir onur olmuş ve sahip olduğu çalışma ve daha iyiyi bulma arzusunu kamçılamıştır. Bir asrı aşan süredir ayakta kalabilmesinin nedeni de budur.
Konyalı 1993 yılında İspanya'dan "17th International Trophy for Tourist, Hotel & Catering Industry", 1995 yılında yine İspanya'dan "International Grand Collar Gastronomico", Fransa'dan 1996 yılında "Golden Europe Award", 2005 yılında ise "New Millenium Gold Award" ödülerine layık görülmüştür. Konyalı'nın asıl büyük ödülü ise bir asırdan beri ayakta kalabilmesini sağlayan müşterilerinin beğenisidir.
2006 yılında Kanyon Levent'te açılan "fine dining" konseptinde hizmet veren yeni şubesi Konyalı Kanyon, halkın 6000 oyuyla birincilerin belirlendiği Timeout İstanbul/ Miller Yeme & İçme Ödülleri yarışmasında "En İyi Türk Restoranı" ödülünü almıştır.
Türk Mutfak Kültürünü günümüze taşıyan Konyalı Lokantası, geleneksel kültürel etkinlikleri kapsamında 1984 - 2006 yılları arasında aşağidaki organizasyonlara imzasını atmıştır;
141 çeşit Türk Tatlıları - 1984
Baklava ve Helvalarımız - 1985
81 Çeşit Pilav - 1986
Orta Asya'dan Anadolu'ya Türk Mutfağı'ndan Örnekler - 1987
Süt Tatlılarımız - 1988
Eski Türk Evlerinde Kiler - 1989
Yedi Bölgeden Yemeklerimiz ve Bir Sofra - 1990
Bir Mevlevi Somadı - 2006 - 2007
Bir Mevlevi Somadı - Mevlana Anısına 2011
İ.B.B Sultan Ahmet Meydanı ve Sanat Etkinlikleri Asırlık Tat ve Sanatlar Sergisi Ramazan 2011
Bilindiği gibi, Türk mutfağı Çin ve Fransız mutfakları ile birlikte dünyanın en zengin üç mutfağından biridir. Topkapı Sarayı eski müdürlerinden Tahsin Öz ve diğer bilim adamlarının araştırmaları sonucunda Türk mutfağına ait yemek çeşidinin 2500'ü aştığı bilinmektedir. Geçmişe bir göz atıldığında XII. yüzyılda yazılmış yemek tariflerine yani "risalelere" rastlanır. Ancak bunun dışında kuşaktan kuşağa aktarılan bir öğreti ve bir yaşam biçimi unsuru olan Türk mutfağı, çok eski zamanlara ve sentezlere dayanmaktadır.
Anadolu'ya yerleşmiş eski büyük imparatorluklar Anadolu'ya kendi özgün kültürleri ile gelirken, elbette mutfak kültürlerini de birlikte getiriyorlardı. İstanbul'u fethetmek için Asya'dan gelen Moğol kafileleri ile Avrupa'dan gelen haçlı seferlerinin kültürlerinin, örf ve adetlerinin bir sentezi Anadolu'da ortaya çıkmıştır.
Asya'dan önce Anadolu'ya sonra Rumeli'ye akan Türk boyları, bütün bu birikimleri eski geleneklerle bütünleştirmişlerdir. Bu tarihsel gelişimin yanı sıra bir de Anadolu'nun özgün kültür ve coğrafyası vardır.